Hayalinizdeki Dudaklara Ulaşmaya Çok Yakınsınız!
Bu sayfadaysanız muhtemelen sizin dudaklarınız da istediğiniz büyüklükte değil, küçük dudaklarınız, ince dudaklarınız hoşunuza gitmeyen şekilsiz dudaklarınız veya asimetrik dudaklarınız mevcut. Ve siz de dolgun, düzgün, şekilli, doğal görünümlü, etkileyici dudak istiyorsunuz. Dudak dolgusuyla hayalinizdeki dudaklara ulaşmaya çok yaklaştınız...
Yazar Editör | 15.09.2021 Çarşamba | 1 Yorum | Etiketler : afrodit dudak dolgusu dudak dolgu avrupa yakası dudak dolgu başakşehir dudak dolgu istanbul dudak dolgusu dudak dolgusu çeşitleri dudak dolgusu fiyatı dudak dolgusu kaç günde oturur dudak dolgusu nasıl yapılır dudak dolgusu nedir dudak dolgusu öncesi dudak dolgusu sonrası dudak dolgusu sonrası öpüşme dudak dolgusu sonrası sertlik dudak dolgusu sonrası şişlik dudak dolgusu yaptıranlar eros dudak dolgusu hera dudak dolgusu juvederm dudak dolgusu teosyal dudak dolgusu venüs dudak dolgusu
Sizin de meme hacim ve şekliniz küçükse, sürekli destekli sutyenler kullanıp görünümünüzden memnun değilseniz, doğumsal olarak meme dokunuz az gelişmişse, iki memeniz arasında asimetri varsa, cerrahi sonrası deformasyonlar oluşmuşsa, memelerinizde aşağı sarkma varsa ve bir de cerrahi operasyonlardan korkuyorsanız ameliyatsız olarak uygulanabilen meme dolgusu için uygunsunuz…
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : ameliyatsız meme büyütme meme büyütme meme dolgu allerjisi meme dolgu eritme meme dolgu fiyatları meme dolgu süresi meme dolgu yan etkileri meme dolgusu
Gözaltı morluğu veya gözaltı kararması (koyuluğu) aslında gözyaşı oluğunun (yağ pedinin) boşalmasına bağlıdır. Bu durumda göz altı, karşıdan gelen ışığı tam olarak alamaz ve koyu renkte görünür. Bu koyuluk kişiyi olduğundan yorgun ve üzgün gösterir. Eğer bu boşluk uygun bir göz altı ışık dolgusu ile doldurulursa göz altı koyuluğu ile yorgun ve üzgün yüz ifadesi kaybolur…
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : göz altı ışık dolgusu fiyatı göz altı ışık dolgusu kalıcılığı göz altı ışık dolgusu ne işe yarar göz altı ışık dolgusu nedir göz altı ışık dolgusu yaptıran ünlüler göz altı ışık dolgusu yaptıranlar göz altı ışık dolgusu zararları ışık dolgusu ışık dolgusu before after ışık dolgusu fiyatı ışık dolgusu Latincesi ışık dolgusu nedir ışık dolgusu öncesi sonrası ışık dolgusu yaptıranlar ışık dolgusu zararları
Bir kadının yüzünü alımlı gösteren en önemli kısmı elmacık kemiklerinin belirginliğidir. Etrafınızda çok güzel ifadesini duyduğunuz kişilerin hemen hepsinin belirgin elmacıkları vardır. Bu kısım bazı kişilerde kemik erimesiyle, bazılarında yağ pedlerinin erimesiyle, bazılarında ise genetik olarak daha silik ve basık durabilir. Bu alanın sonradan erimesi yüz derisinin de aşağı sarkmasına neden olur. Jawl sarkması denen bu durum, çeneden aşağı sarkan deri kıvrımına ve gülme çizgilerinin belirginleşmesine yol açar. Zygoma (yanak-elmacık) dolgusu ile bu sorun giderilebilir. Bu uygulamanın Hollywood Yanağı olarak bilinmesinin nedeni ise sinema sektöründen fazlaca itibar görmesindendir.
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : cheek filler Elmacık Dolgusu Yanak Dolgusu Zygoma Dolgusu
Hyaluronik asit, vücudumuzda kemik, kıkırdak, kaslar, bağ doku, eklem sıvısı, saç derisi ve kökleri, dudaklar, gözler ve deri gibi birçok bölgede doğal olarak üretilen bir maddedir. Hyaluronik asit, başta ciltte meydana gelen kırışıklık tedavisinde, göz ve eklem hastalıklarında tüm dünyada yaygın şekilde kullanılan bir maddesidir. Vücut uyumlu bir madde olduğu için vücuda enjeksiyonuyla herhangi bir alerjik reaksiyona neden olmaz. Güvenle kullanılabilir ve kullanım öncesinde alerji testi yapmak gerekmez...
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : hyaluronik asit alerji yaparmı hyaluronik asit dolgu alerjisi hyaluronik asit dolgu eritme hyaluronik asit dolgu fiyatları hyaluronik asit dolgu markaları hyaluronik asit dolgu satış hyaluronik asit dolgu süresi hyaluronik asit dolgusu nasıl yapılır hyaluronik asit dolgusu yaptıranlar hyalüronik asit hyalüronik asit dolgu hyalüronik asit nedir hyalüronik asit zararları
Çok yaygın olarak bilinen adıyla botoks, aslında Clostridium botulinum adlı bakteri tarafından salgılanan ve sinir sistemi iletisini geçici süreli bloke eden bir nörotoksin-proteindir. Nörotoksin (botoks) geçici olarak kas kasılmasını yavaşlatır ya da durdurur. Kas kasılamayınca üzerinde bulunan derideki kırışıklık oluşmaz, ter bezleri çalışmaz, çene kası kasılmaz. Kırışıklık giderme dışında nörotoksin (botoks) tıpta pek çok alanda kullanılmaktadır. Etkisi ilk 10 günde başlar ve 4 ila 18 ay arasında devam eder. Az da olsa yan etkileri vardır. Ancak bunların tamamı geçicidir...
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : Botoks botoks baş ağrısı botoks başakşehir botoks caiz mi botoks cilde zarar verir mi botoks çeşitleri botoks doktor tavsiye botoks dolgu fiyatları botoks dudak botoks dysport botoks etkili krem botoks fiyat botoks flakon botoks gebelik botoks günah mı botoks ışık dolgusu botoks istanbul botoks kaş kaldırma botoks markaları botoks merkezi botoks nasıl yapılır botoks ömrü botoks sonrası botoks şikayetler botoks türleri botoks yan etkileri botoks yanak botoks yanak dolgusu botoks zararları botoksla kaş kaldırma
Ozon, Yunanca kötü kokulu anlamına gelen doğal bir gazdır. Atmosferik havanın %71 nitrojen, %28 oksijen ve %1 ozonun da içinde olduğu diğer gazlardan oluşur. Tıpta tedavi amacıyla birçok alanda kullanılmaktadır. Ancak sadece tedavi amacıyla değil aynı zamanda sağlıklı kalmak için de kullanılması gereken en önemli tamamlayıcı tıp uygulamasıdır. Yan etkisi hemen hemen yoktur. Uygulama 20-25 dakika kadar kısa sürmektedir. Sonuç olarak ozon terapi uygun fiyata, doğal yolla tedavi ve sağlıklı kalma imkânı sunmaktadır…
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 1 Yorum | Etiketler : ozon nedir ozon tedavisi ozon tedavisi kimlere uygulanır ozon tedavisi ne işe yarar ozon tedavisi ücreti ozon tedavisi yan etkileri ozon terapi ozon terapi fiyatı ozon terapi nedir ozon yağı nedir
Vücutta hücrelerin yaşamsal faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmeleri için korunması gereken dengeye homeostazi denir. Vücutta yaşamsal fonksiyonların devamlılığı için korunması gereken dengeler, vücuda alınan maddelerin yönetimi ve ortaya çıkan atıkların vücuttan uzaklaştırılması ile mümkündür. Bu dengenin bozulması iç ortamda yaşamsal fonksiyonları bozar. Bozulan yere, bozulma süresine ve bozulma derecesine göre farklı hastalıklar ve bunlara bağlı farklı şikayetler ortaya çıkar. Son yıllarda yapılan çalışmalar sindirim kanalının sadece besin alımı ile ilişkili olmadığı, birçok dahili hastalıkla sindirim sisteminin ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenlerin başında bağırsak (enterik) sinir sisteminin organizasyonu gelmektedir. Bağırsaklarda bulunan sinirsel mekanizmaların vücut üzerinde en az beyin kadar etkili olduğu düşünülmektedir. Bağırsak yapısının bozulması Geçirgen (Sızıntılı) Bağırsak Sendromu denen hastalığa neden olmaktadır. Bu da başta otoimmun hastalıklar olmak üzere birçok hastalığın ortaya çıkmasını hızlandırmaktadır…
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : bağırsak enterik sinir sistemi geçirgen bağırsak sendromu hemolitik anemi homeostaisis homeostaisis görevleri homeostaisis nedir homeostaisis nelere yol açar mikrobiyota nedir otoimmün hastalıklar
Hadislerde de tavsiye edilen kupa terapi (hacamat), geleneksel tedavi usulleri içerisinde, en eskilerden bir tanesidir. En az 6000 senelik bir tarihi olduğu düşünülmektedir. Bu bakımdan kupa terapinin (hacamatın) etkinliği geleneksel tedavilerin gelişim mantığı göz önünde bulundurulduğunda kesindir. Anca bu tedavi edici etkinin mekanizmaları ve unsurları konusunda farklı düşünceler ve ekoller vardır. Günümüzde kupa terapisi iki farklı şekilde yapılmaktadır. Bunlardan birincisi kuru kupa, ikincisi de yaş kupadır. Pratikte daha çok yaş kupa uygulaması yapılmaktadır. Amaç vücutta zamanla cilt altında depolanmış olan toksik (zehirli) maddeleri dışarı almaktır. Böylece başka bir yöntemle vücuttan uzaklaştıramayan toksinlerin vücutta oluşturduğu birçok şikâyetin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Kupa terapinin yan etkileri hemen hemen yoktur. Bazı özel durumlarda uygulanması tavsiye edilmez…
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : hacamat hacamat başakşehir hacamat fiyat islamda hacamat kupa terapi kupa terapi nedir kuru kupa nasıl yapılır kuru kupa tedavisi yaş kupa terapisi
Selülit sıklıkla uyluk, kalça ve karın bölgesindeki deri ve deri altı yağ dokusunda görülen girintili çıkıntılı dokuya neden olan portakal kabuğu görünümlü bölgesel bir bozukluktur. Portakal kabuğu dokusu, derinin altında biriken ve genişleyen yağ hücreleri ile cilt yüzeyine dik uzanan ve septa adı verilen lifli bantların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Hormonal değişiklikler, genetik faktörler, kilo alımı veya kilo kaybı, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam tarzı ve sigara kullanımı olası nedenleridir. İleri yaş risk faktörüdür. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Üç derecesi (aşaması) vardır. Mezoterapi, subsizyon ve kriyolipoliz ile süreli olarak tedavi edilebilir…
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : selülit selülit ameliyatı selülit fiyatı selülit kremi selülit lazer selülit lazer tedavisi kadınlar kulübü selülit mezoterapi selülit neden olur selülit neden oluşur selülit nedir selülit tedavisi selülit yağı
Normal deri rengi dört biyolojik maddenin (rengin) karışımından oluşmaktadır. Bunlar; mavi (indirgenmiş hemoglobin), kırmızı (oksihemoglobin), kahverengi (melanin) ve sarı (karotenoid) şeklindedir. Ancak deri renginin asıl belirleyicisi melanin maddesidir. Sentezlenen melanin depolanarak derinin üst tabakasındaki hücrelere taşınır. Bu hücrelerin dökülmesi ile sentezlenen melanin de vücuttan atılmış olur. Ancak melanin sentezi derinin dökülmesine paralel olarak sürekli devam ettiği için derideki renk kalıcı olur. Ancak bazı durumlarda bu mekanizma bozulur ve renk değişiklikleri başlar. Derideki renk bozuklukları iki farklı şekilde karşımıza çıkar. Bunlardan ilki rengin arması yani hiperpigmantasyon diğeri de rengin azalması yani hipopigmantasyondur. Hayati tehlike oluşturmayan bu hastalıklar zor tedavi edilen hastalık grubundandır…
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : deride renk bozuklukları
İp askı, ameliyat için yaşı genç olan, ameliyat olmak istemeyen, hemen günlük hayata dönüş yapmak isteyen veya genel anestezi almak istemeyen hastalar için uygulanan minimal innaziv (cerrahi) bir yöntemdir. Bu işlem minimal doku hasarı ve daha az risk sayesinde kısa sürede normal hayata dönmeye imkân sağlar. İnsan vücudu %30-60 bağ dokudan oluşmaktadır. Vücutta elastikiyet gerektiren her doku kollajen ve elastin ana bağ doku elemanlarıdır. Yaşla birlikte azalan bağ doku elemanları kişiyi yaşlılık sürecine götürür. Vücutta yaşla birlikte azalan kollajeni yerine koyarak yaşlanma süreci uzatabilir. İp askılamada kullanılan materyaller tamamen non-alerjiktir, vücutta herhangi bir reaksiyona yol açmaz. Materyallerin bir kısmı PLA (poli-l-laktik asit) ve PLC (polikoprolakton) maddelerinden yapılmıştır ve vücutta birkaç yıl içerisinde tamamen erir. Bu materyaller cildi germe yanında aynı zamanda kollajen sentezini de uyararak ciltte canlı ve parlak bir görünüm oluşmasını sağlar. Kullanılan bazı materyaller ise kalıcıdır ve esneyebilme özelliğine sahiptir.
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : İp Askılama
Yara tedavisi ve yara iyileşmesi tıbbi literatürde araştırılan ve anlatılan en eski konulardan biridir. Doku tipine veya yaranın cinsine bakılmaksızın tüm yara iyileşmelerinde aynı olaylar aynı sırada gerçekleşmektedir. Yara iyileşmesi dokuların yaralanma sonrasında normal işlev ve yapılarını geri kazanma çabasıdır. Fakat bu süreçte kaybedilen fonksiyonun hızlı kazanılması öncelikli olduğundan doku bütünlüğünün korunması için gerekli olan ideal yapılanma feda edilir ve bunun sonucunda fibrozis gelişir. Bu da skar (yara izi) olarak karşımıza çıkar. Yara iyileşmesi sırasında çok fazla karmaşık ve birbiri içerisine geçmiş olaylar geliştiği için sonucu etkileyebilecek birçok faktör vardır. Kaybedilen veya hasarlanan doku miktarı, yabancı madde veya bakteri varlığı ve toksik etkenlere maruziyet iyileşmenin süresini etkileyecektir. Hasar ne kadar büyükse iyileşme süresi de o kadar büyük olup oluşan skar da o kadar büyük olur.
Yazar Editör | 16.09.2021 Perşembe | 0 Yorum | Etiketler : Skar (Yara İzi) yara izi
Tıbbi sülüklerle yapılan tedavi şekline Hirudoterapi denilmektedir. Sülük tedavisi geçmiş de belgelendirilmiş olan en eski tedavi yöntemlerinden biridir. ABD’de FDA (Food and Drug Administration-Gıda ve İlaç Dairesi) sülük tedavine 21 Haziran 2004 tarihinde onay vermiştir. Doğadan toplanarak tekrar tekrar kullanım yerine her hastaya ayrı ve tek seferlik sülük kullanılmalıdır. Sülük kullanılmadan önce mutlaka sterilizasyon yapılmalıdır. Sülük tedavisini eğitim almış hekimler yapmalıdır. Sülük kullanıldıktan sonra mevzuata uygun şekilde %70 alkol bulunan kavanozda bekletilerek imha edilmelidir. Sülük, damar hastalıklarında (ateroskleroz, DM’e bağlı damar hasarı vb.), hemoroit hastalıklarında, glokom ve buna bağlı görme kayıplarında, yanık vakaları, iyileşmeyen yaralar ve post operatif scar da (ilk 6 ay içinde), varisler, eklem ve yumuşak doku romatizmalarında, sivilceli ciltte, üreme organı rahatsızlıkları ve kısırlıkta, kısmi felçte, migren ve her türlü baş ağrısında, yüksek tansiyonda, tiroide bağlı ve hormonal bozukluklara bağlı şişmanlıklarda, sedef, egzama gibi cilt hastalıklarında, meniere hastalığı ve işitme kayıplarında, ortopedi ve rekonstrüktif cerrahide, güçlü antioksidan etkisi sebebiyle koruyucu tıpta da, gelişen venöz (toplar damar) yetersizliklerinde kullanır.
Her ikisi de daha çok medikal estetik amacıyla kullanılmasına rağmen gerek içerik ve gerekse de etki mekanizmaları açısından oldukça farklılık göstermektedir.
1951 yılında Dr. Hamilton erkek tipi saç dökülmesi evrelerini tanımlamıştır. Dr. Norwood ise 1975 yılında bu evreleri daha da geliştirmiş ve günümüzde rehber olarak kabul edilen Norwood/Hamilton Skalasını oluşturmuştur. Bu skalaya göre erkek tipi saç dökülmesi 7 evreden oluşmaktadır. Erkek tipi saç dökülmesi ergenliğe geçişten sonraki herhangi bir zaman diliminde başlayabilir. Bu tip saç dökülmesi genetik olarak buna yatkın kişilerde, erkeklik hormonunun (androjen olarak bilinen testesteron ve dihidrotestesteronun) etkisi ile gelişir. Genetik olarak görülen saç dökülmesi erkek saç kayıplarının %95’ini oluşturuyor. Kıl kökünün etrafında saçı üreten hücreler zaman içinde bu hormonun etkisiyle ölmeye başlar. Bu etkiyle saç önce incelir daha sonra uzaması duru ve en sonunda da tamamen dökülmeye başlar.
Normal saçlı deride ortalama 100 bin kıl folikülü vardır. Saçlı deride kıl büyüme fazı yaklaşık 2-5 yıldır. Kaş ve kirpiklerde bu faz yaklaşık 1-6 haftadır. Saçlar günde 0,3-0,4 mm kadar uzarlar. İnsanlarda kıl gelişimi ve kaybı, bazı memelilerde olduğu gibi sıklık veya mevsimlik değildir. İnsanlarda her folikülün aktivitesi birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle insanlarda hayvanların çoğunda olduğu gibi senkronize olarak kıllar dökülmez. Kıl rengi, kıl şaftı içindeki melanizasyonun derecesine ve melanozomların dağılımına bağlıdır. Ateşli hastalıklar, cerrahi, kilo kaybı, ilaçlar, mevsimsel değişiklikler ve gebelik gibi faktörler kıl siklusunu etkileyebilir. Anagen faz kıl dermal papillada mitotik aktivitenin başlaması ile başlar. Anagen fazın sonunda büyüme durur. Kıl folikülü sırasıyla katagen ve telogan faza girer. Sonunda folikül içerisindeki kıl düşer. Follikülün altında yeni kıl matriksi oluşur ve yeni kıl gelişir.
İnsan vücudunun yaklaşık %60’ı sudan oluşmaktadır. Bu, 70 kg’lık bir insanda 40 litre sıvı anlamına gelir. Bu 40 litrelik sıvının %60’ı yani 25 litresi hücre içi (intrasellüler-ICF), %40’ı yani 15 litresi hücre dışı (ekstrasellüler-ECF) sıvıdır. Hücre dışındaki 15 litrelik sıvının 10 litresi hücreler arasında (interstisyel), 3 litresi kan damarlarının içinde plazma şeklinde ve geri kalan 2 litresi ise eklem içi, sindirim sistemi, lenf sistemi, beyin ve omurilik sıvısı olarak bulunur. Hücre içi sıvı ile hücre dışı sıvılar arasında birtakım mekanizmalarla sürekli bir alışveriş söz konusudur.
Damarlardaki plazma, aminoasitler, karbonhidratlar, elementler gibi birçok önemli maddelerin dokulara taşınmasını sağlar. Damarlardaki 3 litrelik plazma dışında ayrıca 2 litre civarında hücresel elemanlar dediğimiz oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler), vücut savunmasında yer alan beyaz kan hücreleri (lökositler), kanamalar sırasında pıhtılaşmayı sağlayan trombositler (platelet) vardır. Trombositler içerisinde pek çok büyüme faktörü ve sitokin bulundurur. Bu özellikleri nedeniyle yaraların iyileşmesini sağlar.
PRP (Platelet Rich Plasma) kişinin vücudundan küçük bir miktar kan alındıktan sonra kanın özel bir işlem ile plazmasının ve diğer hücresel elemanlarının ayrıştırılarak, vücuda enjeksiyon yoluyla geri verilmesi işlemidir. Elde edilen yeni sıvı içerisinde büyüme faktörleri bulunduran platelet denilen hücreler bakımından oldukça zengindir. Vücuttaki temel görevi kanın pıhtılaşmasını sağlamak olan plateletler, içerdikleri büyüme faktörleri sayesinde yara iyileşmesinde ve dokuların yenilenmesinde önemli role sahiptir.
Ameliyatsız burun estetiği olarak bilinen burun dolgusu, cerrahi bir işlem yapılmadan burunda şekil değişikliği yapmaktır. Bu işlem için hyaluronik asit içeren dolgular kullanılmaktadır. Dolgu enjeksiyonu ile burundaki boşluklar, girintiler, kontur eksiklikleri ve asimetriler düzeltilebilmektedir. Burun dolgusu sayesinde burun daha kalkık, simetrik ve yüze uyumlu bir görünüme kavuşur.
Dolgu uygulaması, genellikle yüz bölgesinde, nadiren de boyun ve ellerde zamanla oluşan kırışıklık ve hacim kayıplarının giderilmesi ile meme büyütme ve vajina daraltma için yapılan bir estetik müdahaledir. İşin özeti dolgu, cilt altında birtakım ürünlerle volüm oluşturma esasına dayanır. Dolgularda birtakım kriterlere uyulması gerekmektedir.
İdeal bir dolgunun özellikleri şunlardır:
Günümüze kadar kullanılmakta olan farklı tipte dolgu türleri vardır. Burada bahsi geçecek bazı dolguların günümüz klinik uygulamalarında bir yeri kalmadığını belirtmek yerinde olacaktır. Bugüne kadar kullanılan dolgu tipleri:
Bacak inceltmesinde bir şekilde sadece yağ dokusunun alınması bacak incelmesi sağlasa da kasın kalınlığı azaltılmadıkça tatmin edici bir bacak incelmesi elde edilemez. Ayrıca asimetriler ve erkeksi kaslı görünüm ortadan kaldırılamaz. Bacak kasları kalın olan kişilerde, bacağa şekil verecek şekilde yapılan nörotoksin (botoks) enjeksiyonlarıyla kas hacmi azaltılabilir. Bacak inceltme kasların hacimli olan bölgelerine belirli aralıklarla nörotoksin (botoks) yapılması ile gerçekleşir. Nörotoksin (botoks) sinirlerden kaslara giden kasılma uyarılarını önleyerek, kasların çalışmasını engeller ve böylece bacak incelmeye başlar. Yapılan bu işlemden sonra kişinin yürümesinde herhangi bir sorun oluşmaz. Uygulamanın etkisi 3-14 günde görülmeye başlar. Tedavinin etkinliği açısından nörotoksin (botoks) uygulamalarını başlangıçta yılda 2 kez olacak şekilde tekrarlamak gerekir. Uzun vadede kalıcı ve etkili sonuçlar ancak düzenli tekrarlar ile elde edilebilir.
Gülme çizgiler (nazolabial çizgiler), burun alt bölgesinin (kanatların) her iki yanından başlayıp, ağız köşesine kadar ilerleyen ince çizgilerdir. Aslında hemen herkeste bir yaştan sonrası bu çizgiler gülme mimiği sırasında belirginleşmeye ve dikkat çekmeye başlar. Ancak derinleştikçe daha da belirgin hale gelen bu çizgiler, orta yüzde sarkmayla beraber üzgün, yorgun, asık suratlı ve yaşlanmış bir yüz ifadesine neden olurlar. Nazolabial çizgilerin şekli, derinliği ve uzunluğu kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Yapısal olarak bazı kişilerde gülme çizgileri çok silik olabilirken, bazılarında ise daha derin çizgiler şeklinde görülebilir. En önemli neden yaş almaktır. Yaşla birlikte kemik erimesi, hızlı kilo alıp vermelerle orta yüz yağ pedlerinin kaybı ve cildin elastikiyetini sağlayan kollojen üretiminin yavaşlaması ve mimik hareketlerinin fazlalığıdır. Bu bölgeye yapılacak olan dolgu işlemi ortalama 15-20 dakika kadar sürer. İşlemden sonra kişi gündelik hayatınıza devam edebilir. Ciddi herhangi bir yan etkisi yoktur.
Orta yüz dediğimiz bölge yanaklar (elmacık kemikleri) ve alt göz kapaklarının içerisinde yer aldığı alanlardan oluşur. Orta yüz bölgesinin estetik açıdan sorunsuz görünmesi, yüzde bulunan yağ yastıkçıkları ve tutucu bağların varlığına bağlıdır. Burada oluşacak olan sorunlar (kayıplar) yüzdeki deride farklı görsel problemler şeklinde karşımıza çıkar. Yüzün genç ve güzel görünmesi sadece cilt kırışıklıklarının olmamasıyla değil aynı zamanda yumuşak doku, kemik ve iskelet desteğinin tam olmasıyla mümkündür. Gençlik çağındaki kişilerde gençlik üçgeni denilen bölgede doku desteği kaybolmadığı için yüz bölgesi “V” şeklinde görünür. Yüzün yaşlı görünmesinde en önemli neden yıllar içinde oluşan hacim kaybıdır. Kaybolan hacmin yerine konmasında orta yüz dolgu enjeksiyonları oldukça önemli bir yer tutar. Dolgu enjeksiyonlarıyla göz-yaşı oluğu düzeltilir, burun-dudak olukları doldurulur, yanak (elmacık) kemikleri belirginleştirilir, yüze tekrar oval bir şekil verilir. Dolgu enjeksiyonları dolgunluk vermenin yanı sıra, kollajen sentezini de arttırır bu da cildin parlak bir görünüm almasını ve gençleşmesini sağlar. İnce kırışıklıklar ve göz altı morlukları azalır.
Bizi arayın 0 (531) 885 86 72 veya iletişim formunu https://www.dcyklinik.com/iletisim doldurunuz