KUPA TERAPİ (HACAMAT) TARİHİ
Geleneksel tedavilerin oluşumu sürecinde yaygın kullanılan ve tedavi edici etkisi görülen uygulamaların tarihsel olarak devamlılık gösterdiğini kullanışsız ve etkisiz uygulamaların ise zaman içerisinde unutulduğunu görürüz. Hacamat, geleneksel tedavi usulleri içerisinde, en eskilerden bir tanesidir. En az 6000 senelik bir tarihi olduğu düşünülmektedir. Bu bakımdan hacamatın etkinliği geleneksel tedavilerin gelişim mantığı göz önünde bulundurulduğunda katidir. Anca bu tedavi edici etkinin mekanizmaları ve unsurları konusunda farklı düşünceler ve ekoller vardır.
Geleneksel tedavilerde genel geçer olan bir kaide vardır. Her tedavi kendi içinden çıktığı toplumun hastalık ve şifa yaklaşımına göre kendine has bir dil kullanır. Bu dil çoğunlukla bugün kullandığımız modern tıbbi literatürden farklıdır ve modern tıbbın kavramları ile açıklanamayacak unsurlar içerir. Kupa terapisinde 6000 yıllık bir tedavi olmasına karşın tarihi kaynaklarda ifade edilen şifa etkisinin modern yöntemlerle yeniden izaha muhtaç oluşunun altında yatan gerçek budur.
Hacamat tedavisinin ilk olarak nerede ve ne zaman başladığına dair kesin bir bilgi yok. Ancak Dünya Dimaksiyon (Göç) haritasında dünya tarihi ve göç hareketleri incelendiğinde, kupa terapisi ile ilgili yazılı kaynaklar ve bulgular göz önünde bulundurulduğunda Afrika’da ortaya çıkıp orta Asya’ya ve Avrupa’ya yayıldığı, oradan Çin üzerinden Latin Amerika’ya kadar uzandığı düşünülebilir. Mısır, Yunan, Babil, İran, Çin, Hindistan, Pakistan, Asya ülkeleri ve İslam coğrafyasında yaygın olarak kullanılmıştır ve halen kullanılmaktadır.
Balkanlarda Kupa
Kayıtlar kupa terapisinin balkanlarda milattan önce 3300 yıllarında kullanıldığını göstermektedir. Buradan yola çıkarak Kupa Terapisinin en az 6000 yıllık bir tedavi olduğunu söylememiz mümkündür. Örneğin Makedonya tıbbında hastalıkların tedavisinde “Dolgunluk neredeyse orayı boşalt’’ ilkesi vardı. Hacamat dolgunluğu boşaltmak için kullanılan yöntemlerden biridir.
Mısır Medeniyetinde Kupa
Eber Papirüsü MÖ 1550 Eski Mısır’a ait bilinen en eski tıp metnidir. Bu papirüste birçok hastalık ve bu hastalıklar için kullanılan 800’den fazla tıbbi uygulama kayıt altına alınmış. Tamamı çözümlenerek günümüz diline çevrilebilmiştir. Eber papirüsündeki kayıtlarda MÖ 1500’lü yıllarda kupa terapisinin kullanıldığını görüyoruz.
Mezopotamya’da Kupa
Daha sonra kupa uygulamalarının medeniyet havzasının orta doğuya doğru kaymasıyla MÖ 700’lerde Mezopotamya’da da yapılmaya başladığını görüyoruz. Çivi yazısıyla kil tabletlerindeki yazıtlarından anlaşıldığı kadarıyla, Babil ve Asur imparatorluklarında hacamat için manda boynuzu kullanılmıştır.
Çin Medeniyetinde Kupa
Geleneksel Çin Tıbbında kupa terapisi tek başına ya da akupunktur kombinasyonuyla birlikte antik çağlardan beri kullanılmıştır. Çin medeniyetinde kupa terapisinin kullanımına dair ilk kayıtlar kadim bir Çin alimi olan Bo Shu tarafından tutulmuştur. Bo Shu’ya ait ipek sayfalar üzerine alınmış olan çalışma notları MÖ 220 yıllarında Dynasty hanedanı zamanında yapılan bir anıt mezarlıkta bulunmuştur. Geleneksel Çin Tıbbının (TCM) en eski metinlerinden kabul edilen bu kayıtlarda farklı hastalıklarda kupa uygulaması ile ilgili haritalamalar yapılmıştır. Yine anıt mezarda yapılan kazılarda birçok tıbbi aletle birlikte porselen kupa setleri açığa çıkmıştır. Bundan birkaç yüzyıl sonra Çin geleneksel tıbbının bir başka klasiği olan Su Sen Liang Fang kayıtlarında kronik öksürüğün ve yılan zehirlenmesinin tedavisinde etkili bir yöntem olarak kupa terapisi kullanıldığından bahsedilmektedir. Çin geleneğinde akupunktur ve kupa terapisi hastalıkların tedavisinin yarısıdır.
Antik Yunanda Kupa
Antik yunana gelindiğinde tarih kayıtediciliği çok önem kazanıyor ve meşhur antik tarihçi Herodotusun MÖ 450 yıllarında kaleme aldığı eserlerde Mısırlı doktorların kullandığı her iki (kuru ve yaş) kupa uygulaması hakkında ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Yine Herodotusla yakın bir zamanda yaşamış Modern Tıbbın kurucusu olarak kabul edilen Hippokrat da kupa terapisi uygulamış, fizyolojik etkilerini tartışmış ve savunmuştur. Hipokrattan 100 yıl sonra yaşayan Yunan Tıbbın büyük hekimi Galen de kupa uygulamasını ihmal etmemiştir. Antik çağlarda o günün toplumsal yaşamında anahtar rol üstlenen unsurlar tapınakların ve anıt mezarların duvarlarına resmedilirdi. Yunan tıbbında kupa terapisinin önemini vurgulayan bu tarz birçok kayıt vardır. Yunanistan’da Aesculapius Tapınağında tespit edilen bir duvar kabartmasında Romanın başlangıç döneminde kupa uygulamasının önemi, iki bakır kupa ve insizyonda kullanılan cerrahi setler gösterilmiştir.
Rönesans’ta Kupa
Avrupa aydınlanmasının yaşandığı yıllarda Avrupa’da Kupa Uygulaması yaygınlaşmaya başlamıştır. Paracelsus (1493-1541), Ambroise Pare (1509-90) hacamatın savunucuları ve kullanıcıları olmuşlardır. Rönesans döneminde hacamat İtalya ve Avrupa’nın birçok ülkelerinde berber-cerrah ve hamam görevlileri tarafından kullanılıyor. Finlandiya’da yaş kupa tedavisi 15. yüzyıldan beri geleneksel olarak saunalarda uygulanmaktadır.
Osmanlıda Kupa
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de toplumda çok yaygındı. O dönem insanının sağlıklı olmasında temiz hava, doğal beslenme ve Hacamat tedavisinin çok büyük katkıları olduğu ifade edilirdi. 1200 yüzyılda Osmanlı Devleti’nin kurucusu Ertuğrul Gazinin zehirlenmesinde hacamat uygulaması yapıldığı kayıtlarda mevcuttur. Sultan II. Abdülhamit Han’ın uykusuzluktan muzdarip olmasından dolayı Hacamat olarak tedavi olduğu bilinmekte ve Osmanlı arşivlerinde kayıtlarda bulunmaktadır. Bağdatlı Vehbi Efendi, Hayri Abdi Efendi, Hacı Mahmud Efendi Osmanlı zamanında yaşamış ve Hacamat hakkında detaylı çalışmalar yapmış değerli hekimlerdendir. Tabib İbn-i Şerif 15. Yüzyılda Yadigar isimli (1420’li yıllarda Osmanlı Türkçesi ile yazılan ilk tıp) kitabında hacamat tedavi noktaları ile ilgili bilgiler vermiştir.
İSLAM MEDENİYETİNDE KUPA
İslam Tıbbından kupa uygulaması tıbbın temel enstrümanlarından biri olarak görülmüş ve yoğun olarak uygulanmıştır. Muhakkak bunda Hz. Muhammed’in (SAV) iki defa kupa terapisi uygulatması ve Müslümanlara bunu tavsiye etmesi etkili olmuştur.
Hadislerde Hacamatın Tavsiye Edilmesi
Hz. Peygamber (SAV “Miraç gecesinde meleklerden hangi bir topluluğa uğradıysam, bana şöyle tavsiye ediyorlardı: “Yâ Muhammed! Size, tedavi maksadıyla kan aldırmanızı tavsiye ederiz. Ümmetine de kan aldırmalarını tavsiye ediniz” buyurmuştur. (İbn-i Mace, Tirmizî)
Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: “Üç şeyde şifâ vardır. Bal şerbeti içmekte, hacamat şişesi takmakta (kan aldırmakta), kızgın demirle dağlama yapmakta, fakat ümmetimi ateşle dağlamaktan menederim.” (Buhârî, Müslim)
Peygamber (SAV)’in hizmet edenlerinden Selmâ (ra) demiştir ki: “Her kim Peygambere (SAV) başındaki bir ağrıdan şikâyet etti ise, Resûlullâh (SAV) ona: “Kan aldır” buyurmuştur. Her kimde ayaklarındaki bir ağrı veya yaradan şikâyet etti ise, ona da: “Ayaklarına kına yak” buyurmuştur. (Müslim)
Enes bin Malik (ra) şöyle dediki, Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “…Kuşkusuz ki sizin kendisi ile tedavi olduğunuz şeylerin en faziletlisi, hacamat olmaktır.” (Buhâri, Müslim)
Hadislerde Hacamat Yapma Zamanı
Hz. Peygamber (SAV) ihramlı iken hacamat yaptırmıştır. İhramlı iken saç kestirmemek şartıyla hacamatın caiz olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır Aynı şekilde Hz. Peygamber (SAV) oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır. (Buhâri, Müslim)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Kim, hacamat olmak isterse, ayın on yedisi veya on dokuzu ya da yirmi birinci gününü araştırıp seçsin, kanı fazlalaşmak suretiyle herhangi birinize galebe çalıp onu öldürmesin” (İbni Mace, Tirmizi)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Kim, ayın on yedisi veya on dokuzu ya da yirmi birinci günü hacamat olursa, bütün hastalıklardan şifa bulur.” (Ebu Davud)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmakta şifa ve bereket vardır. Hacamat akıl ve hıfzetme gücünü arttırır. Artık kim hacamat olmak isterse, Allah’ın ismini anarak; perşembe günü hacamat olsun, cuma, cumartesi ve pazar günleri hacamat olmaktan sakınınız, pazartesi ve salı günü de hacamat olunuz. Çünkü Allah-u Teâlâ Eyyub aleyhisselam’ı beladan bugün kurtarmıştır. Çarşamba günü de hacamat olmaktan sakının. Çünkü Allah-u Teâlâ, Eyyub aleyhisselam’ı çarşamba günü belaya çarptırdı. Şüphesiz, Cüzzam ve Baras (Alaca) hastalığı çarşamba günü veya çarşamba gecesi dışında hiçbir gecede meydana gelmez.” (İbni Mace)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Salı günü kan günüdür. O günde bir saat vardır, kan durmaz.” (Ebu Davud)
Hicri ve dini açıdan gün akşam ezanından akşam ezanına mı değişir?
Hicri ve dini gün esasına göre; bir günün gecesi öncedir, gündüzü sonradır. Gün akşam ezanından akşam ezanına değişir. Gece önce gündüz sonradır. Mesela hicri takvimde cuma günü perşembe akşam ezanı ile başlar. Okunan akşam ezanı cuma gününe aittir ve cuma gününün birinci vaktidir. Böylece gece önce olduğundan cuma gecesi başlamış olur. 2. vakit yatsı, 3. vakit sabah, 4. vakit öğle, 5. ve son vakit ikindidir. İkindi vaktinin bitimi günün sonudur. Akşam ezanı okuyunca yeni gün başlar.
Akşam: Akşam vakti gece veya gündüzden bağımsız bir vakittir. Akşam geceye dahil değildir. Gecenin önünde gündüzden geceye geçiş vaktidir ve hanefi mezhebi esaslarına göre yaklaşık 1,5 saattir.
Gece: Gece yatsı vakti ile başlar ve imsak vakti girene kadar devam eder. Gecenin akşam ezanından imsak vaktine kadar olan zaman olduğu kabul edilen bir başka görüştür.
Seher: Seher vakti de gecenin sonuna doğru imsak vaktinin girişinden yaklaşık 1,5 saat önce başlar ve imsak vaktine yakın biter. Seher vakti akşam vakti gibi gündüzün önünde geceden gündüze geçiş vaktidir.
Gündüz: Gündüzün başlangıcı güneşin doğması değil imsak vaktinin girmesi iledir. İmsak vakti girince gece biter, gündüz vakti başlar. Ayrıca imsak vaktinin başlangıcı ile güneşin doğduğu vakit arası bu yüzden sabah namazı vaktidir. Gündüz, imsak ile başlayan, akşam ezanına kadar olan zamandır. Oruç da bu vakitte tutulur.
Hadislerde hacamatın yapıldığı vücut kısımları nerelerdir?
Nebi (SAV), başından ve iki omuzu arasından hacamat oldu ve şöyle buyurdu: “Kim şu kanları akıtırsa, artık başka bir hastalık için bir başka yolla tedavi olmasına gerek yoktur.” (İbni Mace, Ebu Davud)
Cabir (ra) şöyle dedi, “Rasulullah (SAV), kendisinde bulunan bir ağrıdan dolayı kalçasından hacamat oldu.” (Ebu Davud, Nesei)
Cabir (ra) şöyle dedi, “Nebi (SAV) atının üstünden, bir hurma dalı üzerine düşerek ayağı çıkmıştır. Ravi Veki demiştir ki: Yani Rasulullah (SAV), bir incinmeden dolayı ayağının üstüne hacamat yaptırdı.” (İbni Mace)
Abdullah bin Buheyne (ra) şöyle dedi, “Nebi (SAV) ihramlı iken Mekke yolunda Lahyu Cemel mevkiinde başının ortasına hacamat yaptırdı.” (Buhari, Müslim, Nesei, Darimi, İbni Mace, İbni Hibban, Beyhaki, Begavi)
Uygulama yaparken temel alınan noktalar aynı zamanda tıbbı nebevide peygamberimizin de kendisinin yaptırıp tavsiye ettiği belirtilen noktalardır. Bunlar; "Vosat-Ras, Al Kamhuda, Ahdayn, Nagis, Kahil ve Zuhur-al Ahdam noktalarıdır."
Hadislerde hacamat yapan kişi ücret alabilir mi?
Abdullah ibni Abbas (Rauma) şöyle dedi, “Rasulullah (SAV) hacamat yaptırdı, hacamat yapan kimseye ücretini verdi.” (Buhari, Müslim, İbni Mace)
Enes bin Malik (ra) şöyle dedi, “Ebu Taybe, Rasulullah (SAV)’e hacamat yaptı. Rasulullah (SAV)’de ona hurma verilmesini emretti ve Ebu Taybe’nin ehline onun vergisini hafifletmelerini emretti, dedi.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)
Yukarıdaki yazı teşhis ve tedavi amacıyla değil bilgi vermek amacıyla yazılmıştır. Kupa terapi (hacamat) ile ilgili merak ettiğiniz konuları sorabilir, sorunuzla ilgili öneriler isteyebilirsiniz.