Sülük Tedavisi

Sülüklerin çeşitli türleri üzerinde bilimsel çalışmalar devam etmektedir. Bazılarından özellikle kardiyolojik ve hematolojik hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere ilaçlar üretilmektedir. Çok kuvvetli bir antikoagulan olan Hementin genetik mühendisliği ile üretilmektedir. Sülük salgısı emdirilerek alınıp kurutulmakta ve kozmetik sektöründe kullanılmaktadır. Salgı üzerine bilimsel çalışma ve araştırmalar devam etmektedir. Sülükler dünyanın birçok ülkesinde (Rusya, ABD, Kanada, Avustralya, Fransa, Almanya, Hollanda) tedavi amaçlı olarak çeşitli kliniklerde kullanılmaktadır. Sülüklerden elde edilen ve antitrombotik ilaç olan Piyavit’in oral kullanımına Rusya’da 1993’te izin verilmiştir.

Sülükler, özelikle kılcal kan damarlarının birleştirilmesinin zorluğu sebebiyle transplante edilen dokularda, kapiller sistemin gelişip tamamen sirkülasyon sağlanmasına kadar dokuya oksijenden zengin taze kan gelmesini sağlamak ve dokuda meydana gelen şişliği gidermek amacıyla kullanılmaktadır.

Venlerin (toplar damarların) arterlere (atar damarlara) göre çok daha yavaş iyileşmesi nedeniyle arteryel kan akımının oluşturulması için anastomozlaşmadan sonra hirudoterapiye (sülük tedavisine) başvurulmakta, venlerin iyileşip normal fonksiyonunu yapması ve kan akımının tekrar düzene sokulması için bu işleme 5 gün devam edilmektedir.

Sülük Salgısının Etkileri

Nörotrofik etkisiyle sinir hücreleri ve liflerin tamiri hızlanır. Genel refleksi düzenler. Sinir hücrelerinin yenilenmelerini hızlandırır. İltihaplı yara sürecinde iyileşmeyi hızlandırır. Damarlardaki kan dolaşımını düzenler. Yağların eritilmesini sağlar. Tıbbi sülük güçlü antioksidan olarak koruyucu tıpta da kullanılır. Kas gevşetici (miyorelaksan), bağışıklık sistemi güçlendirici (immünmodülatör), stres giderici (anksiyolitik) ve idrar söktürücü (diüretik) etkiler oluşturur.

Sülük enziminde aktif histamin vardır. Tedavi edilecek alanı aktifleştirir. İnsanlarda da histamin vardır, ancak pasif histamindir. Sülükteki histamin ve himolin diğer etkilerin iyi gösterilmesini sağlar. İki madde (kan sulandırıcı ve pıhtı önleyici) laboratuvarda yapay olarak üretilmektedir ancak sülük salgısının etkisinin aynısını gösteremez.

Sülüğün Tibbi Kullanımı

Doğadan toplanarak kullanım yerine her hastaya ayrı ve tek seferlik sülük kullanılmalıdır. Sülük kullanılmadan önce tür teşhisi ve sterilizasyon mutlaka yapılmalıdır. Her tıbbi sülük aynı salgıya sahip değildir. Uygulama Tıbbi sülük olmayanların kullanımı yarardan çok zarar verebilir. Sülük uygulaması Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Merkezlerinde profesyonelce yapılmalıdır. Sterilize sülük uygulanmasıyla enfeksiyon riski ciddi oranda azalır. Sülük tedavisi uygulama öncesi sülüğün fizyolojisine zarar vermeden emme ve salgı davranışlarını etkilemeden ağız ve yüzeyinde bulunan gram negatif bakteriler ve diğer ajandaları eradike edilmelidir.

Sülük tedavisini eğitim almış hekimler yapmalıdır. Aksi halde kişinin sağlığı ve hayatı söz konusudur. Örnek; kan sulandırıcı kullanan bir hipertansiyon hastası diz ağrıları için pazardan sülük alıp tedavi yapmaya çalışırsa, şişme ve alerji görülür, acile gitmesi gerekir. Kanı durdurmak içinde ciddi efor sarf edilir.

Sülüğün Kullanım Sonrası İmhası

Sülük kullanıldıktan sonra mevzuata uygun şekilde %70 alkol bulunan kavanozda bekletilerek imha edilmelidir. Çamaşır suyu kullanımı da olabilir. Tek kullanımlık olması gerektiğinden tıbbi atıktır. İmha işleminde 22/7/2005 tarih ve 25883 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği uygulanmalıdır. Canlıların yaşatılması esas olmakla beraber konu insan sağlığı olduğu için tıbbi atık olarak değerlendirilmektedir.

Amaç ve Prensipler

Sülük tedavisi 3 temel esastan oluşur:

  • Kan emerek tedavi (hacamat tedavisinden farklıdır.)
  • Sülük uygulama alanları genellikle akupunktur noktaları olduğu için akupunktur etkisi vardır.
  • Esas etkisi biyoaktif maddeler kendi salgı bezleri tarafından üretilir, bu biyoaktif maddeleri de deriye yapışınca verir.

Sülük Tedavisinin Kullanım Alanları

  • Damar hastalıkları (atroskleroz, DM’e bağlı damar hasarı vb.)
  • Hemoroid hastalıklarında
  • Glokom ve buna bağlı görme kayıplarında
  • Yanık vakaları, iyileşmeyen yaralar ve post operatif scar da (ilk 6 ay içinde)
  • Varisler
  • Eklem ve yumuşak doku romatizmalarında
  • Sivilceli ciltte
  • Üreme organı rahatsızlıkları ve kısırlıkta
  • Kısmi felçte
  • Migren ve her türlü baş ağrısında
  • Yüksek tansiyonda
  • Tiroide bağlı ve hormonel bozukluklara bağlı şişmanlıklarda
  • Sedef, egzama gibi cilt hastalıklarında
  • Meniere hastalığı ve işitme kayıplarında
  • Ortopedi ve rekonstrüktif cerrahi kapsamında uygulanır
  • Sülüğün güçlü antioksidan etkisi sebebiyle koruyucu tıptada
  • Gelişen venöz (toplar damar) yetersizliklerinde
  • Post-operatif venöz (toplar damar) problemlerinde
  • Komplike variköz venlerde
  • Serbest doku transferlerinde ve pediküllü flep uygulamalarında (parmak, kulak, saçlı deri replantasyonlarında, serbest fleple meme ve dudak rekonstrüksiyonunda, …vb)

Sülük Uygulamasında Dikkat Edilecek Durumlar

Özellikle başarılı sonuçlar alınan hemoroid tedavisinde anal bölgeye uygulamasında dikkat edilmelidir. Diş eti tedavisinde doğru kullanılmazsa solunum yollarına kaçma riski vardır. Sülüklerin ağız boşluğuna ve solunum yollarına ulaşıp hemoptizi (kanama) ve lober çökmelere (kollaps) sebep olabilmektedir. Dikkatli uygulanmama durumunda hastanın sindirim ve üro-genital sistemine kaçma riski vardır.

Sülüğün Diğer Yan Etkileri

  • Uygulama alanında; “kaşıntı, kızarıklık, ödem, kanama (4-10 saat süren sızıntı şeklinde uzamış kanama sürebilir.” Basınç uygulayarak kolayca tedavi edilebilir.
  • Ortostatik hipotansiyon ve vazovagal senkop (bayılma)
  • Bölgesel LAP
  • Tekrar tekrar kullanımına bağlı uygulama yerinde skar (ısırma izi)
  • Tek kullanımlık sülük kullanılmazsa bulaşıcı enfeksiyonlar
  • Allerjik reaksiyonlar
  • Hafif acı (tedavi başlangıcında) olur 

Sülüğün Kesin Uygulanmaması Gereken Durumlar (Kesin Kontrendikasyonlar)

  • Kanama diyatezleri (hemofili gibi)
  • Aktif kanama odağının varlığı
  • Akut enfeksiyon dönemi
  • Kan sulandırıcı ilaç kullanımı (İNR değerinin 2 ve üzerinde olması)
  • Kanama–rüptür eğilimi olan over kistlerinde
  • Geçirilmiş batın içi cerrahi operasyonlarında postopratif ve preoperatif dönemlerinde
  • Akut ve kronik böbrek yetmezlikleri
  • HbA1C değerinin 9 ve üzerinde olması
  • Hemoglabin değeri 10 mg/dl altında olması
  • Gebelik ve emzirme
  • Bayanlarda mens durumunda
  • Tedavi uyumunu etkileyen psikiyatrik, mental rahatsızlıklar ve aşırı sülük korkusu
  • Kemik iliği supresyonu varlığı
  • Karaciğer siroz, özofagus varis varlığında
  • Bronşektazi
  • Hemorajik CVO (inme) öyküsü olanlarda
  • İleri evre Diyabete bağlı retinopati (göz iltihabı)
  • 10 gün içinde lomber ponksiyon yapılanlarda
  • Kontrolsüz hipertansiyon 

Sülüğün Kısmi Uygulanmaması Gereken Durumlar (Kısmi Kontrendikasyonlar)

  • Epilepsi ya da sık senkop (bayılma) atakları geçiren hastalar
  • Radyoterapi ve kemoterapi alan hastalar
  • Transplantasyon (immünsüpresif tedavi alan) hastalar
  • İleri evre kalp yetmezliği olan hastalar
  • İleri evre solunum sıkıntısı olan hastalar
  • Aritmisi olan ya da kalp pili kullanan kişiler
  • Paralizilerin akut dönemlerinde
  • Arı alerjisi öyküsü olanlarda
  • Ciltte scar ve keloid oluşumunun hızlı ve kalıcı olanlar 

Sülük Uygulanmaması Gereken Vücut Bölgeleri

  • Yumuşak cilt bölgeleri (göz kapağı ve yakın çevresi)
  • Keratinize bölgeler (avuç içi, ayak tabanı)
  • Önemli damarların üzerleri (boyun, çene, koltuk altı, kasık vb)

Modern sülük tedavisi genel olarak nispeten güvenli ve iyi tolare edilen tedavi yöntemi olarak kabul edilir. Buna rağmen tıbbi alandaki bu yenilikçi yaklaşıma başta uzamış kanama olmak üzere birçok komplikasyon eşlik edebilir. Sık bildirilen diğer komplikasyonlar bakteriyel enfeksiyonlar ve alerjik reaksiyonlardır.

Sülük tedavisi esnasında aşırı kanama meydana gelebilir ve bu durum kan transfüzyonu gerektirebilir. Dolayısıyla hastalar bu ihtimale karşı bilgilendirilmelidir. Sülük uygulamasının ardından uzamış kanama ciddi olarak tedavi edilmelidir. Sülük uygulamasından gelişen uzamış kanama için birkaç tedavi metodu vardır. Üzerine basınç uygulamak (16-24 saat) en basit yöntemdir. Sürekli kanama durumlarında trombin solüsyonu emdirilmiş steril gazlı bez uygulanabilir.  Sülüğün tükürük salgısına karşı lokal alerjik reaksiyonlar ve anaflaksi vakaları tarif edilmiştir.

Özellikle antikoagülan ilaç kullanan kişilerde kanamaya karşı oldukça dikkatli olunmalı ve tedavi bir uzman kontrolünde uygulanmalıdır. Acil servise başvuran ve varfarin kullanan bir hastada bilinçsiz hirudoterapi uygulamasına bağlı olarak cilt kanamaları ve hemorajik şok oluştuğu bildirilmiştir.

Sülük tedavisinin gelişen en ciddi komplikasyonlardan biri enfeksiyondur. Bazı olgu sunumları ve laboratuvar çalışmaları serbest yaşayan sülüklerin insan için risk olabilir. Hepatit B, sifiliz, toksoplazmoz gibi bakteriyel, viral ve paraziter enfeksiyonlar için potansiyel vektör olduğunu öne sürülmektedir. Sülük tedavisi sonrası gelişen enfeksiyonlarda etken olarak en sık Aeromonas hydrophila görülmektedir. Bu enfeksiyonların %88’inden sorumludur. Sülük kan emerken bu bakteriyi hastaya verirse ciddi komplikasyonlara sebep olabilir. Deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarının yanında pnömoni, sepsis ve gastroenterit de neden olabilir. 5 yıllık süre içerisinde yapılan retrospektif bir çalışmada sülük tedavisi alanların %4,1’inde enfeksiyon geliştiği bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda Aeromonas türlerinin antibiyotiklerden siprofloksasine duyarlı olduğu görülmüştür. O yüzden profilakside en sık kullanılan ajandır.

Tedavi sonrası sülük ısırma bölgesinde ilk birkaç gün sonra ortaya çıkan geçici kaşıntı oldukça sık görülür ve alerjik reaksiyon olarak değerlendirilmemelidir. Ancak sülük tedavisinin takiben sülük tükürüğündeki toksinlere bağlı olarak kaşıntının ardından yanma kabarcık oluşumu ve ülseratif nekroz gibi alerjik reaksiyonların da görülebileceği bildirilmiştir. İlk sülük takibinden sonra herhangi bir reaksiyon gelişmediği halde sülük sekresyonlarına karşı gelişen sensitizasyon bağlı olarak ikinci uygulamada alerjik reaksiyon gelişebilir. Sülük tedavisi sonrası hem iritan hem de alerjik kontakt dermatit görülebilmektedir.

Yukarıdaki yazı teşhis ve tedavi amacıyla değil bilgi vermek amacıyla yazılmıştır. Sülük tedavisiyle ilgili merak ettiğiniz konuları sorabilir, sorunuzla ilgili öneriler isteyebilirsiniz.